Eğitim Gücü Sen 20.09.2021 tarihinde kuruluş dilekçesini Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına sunmuş, 29 Ekim 2021 tarihi gibi anlamlı ve özel bir günde üyelik çalışmasına başlamıştır.
Kuruluş felsefesini, kamu sendikalarının acınası halinden dersler çıkararak; “APOLİTİK” olarak kurulan Eğitim Gücü Sen, çok kısa bir sürede sahadan ses vermiş, kuruluş felsefesinin eğitim çalışanları nezdinde karşılığı olduğunu göstermiştir. “Apolitik Sendika” söylemi ve iradesi eğitim çalışanlarından destek görmüştür. Eğitim Gücü Sen; zaman içinde apolitik duruşunu daha net olarak ortaya koymuş, güçlenerek yoluna devam etmektedir.
Eğitim Gücü Sen’in kurulmasıyla birlikte, diğer sendikalar öğretmeni ve okulları hatırlamış ama malum nedenlerden dolayı sendikacılık kimliğine bir türlü bürünememiştir. Bu da kamu çalışanlarının refah düzeyini düşürmüş, idari hukuksuzlukları artırmıştır, çalışma barışını bozmuştur. Liyakat ve kariyer, yerini “bizden” anlayışına terk etmiştir. Öğretmenin ve memurun ekonomik – sosyal özlük haklarını geliştirmek iddiasında olan yetkili ve etkili(!) sendikaların sesinin soluğunun çıkmaması, politize olması, tepkisiz kalması, dostlar alışverişte görsün tarzındaki cılız tepkileri sendikalara ve sendikacılara olan güveni bitirmiş; artarak devam eden bir dip dalga rahatsızlığına dönüşmüştür. Üye sayılarının hâlâ yüksek olması, yetkili ve etkili(!) konumlarını korumaları, yaptıkları sendikacılık ile açıklanamayacağı açıktır.
EĞİTİM GÜCÜ SEN’in, eğitim çalışanları nezdinde itibar ve ilgi görmesi karşıt tepki oluştur; sendikalarından istifaları önlemek için çözüm olarak sendikal örgütlenmeyi engelleyecek tekliflerle kamu çalışanlarının önüne %2 barajını koydurtmuşlardır. Bu teklifin yapılması ve desteklenmesi, sendikamsı yapıların alnında kara bir leke olarak kalacaktır. Bununla birlikte; örgütlenme özgürlüğüne getirilen %2 barajı, hukuk zemininde verdiğimiz mücadele ile açtığımız davanın hem Danıştay hem de Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edileceği açıktır. Hatırlanırsa aynı yapı daha önce de %1 barajını getirmiş ve sendikal özgülüğe pranga vurmak için alınan bu karar, Danıştay tarafından iptal edilmişti.
Bir sivil toplum düşünün ki, hele bir de adına sendika denilen yapılar; kara bir leke olarak alınlarında her daim dolaşacak hukuksuz ve ahlaksız bir teklifi kabullensinler. Sahada da bunu kullanarak, savunarak üyelik çalışması yapsınlar. Kamu çalışanlarının haklarını korumak ve geliştirmek yerine, bir yemek parası bile olmayan ödemeyi öne sürsünler. Ağlar mısın, güler misin? Bir de; kamu çalışanlarının, bu tutara tenezzül ettiğini düşününce iş daha da değişiyor. Ama; kamu çalışanları, bir parça haklı; ekonomik tablo o kadar acı ki “Toplu Sözleşme İkramiyesi”ndeki farklı ödemeye bile ihtiyacı var ve buna muhtaç. Bilindiği üzere, bir iş kolunda çalışan memur sayısının %2’sini üye yapamayan sendika üyelerine “Toplu Sözleşme İkramiyesi” daha az ödenmektedir. Bu eşitlik ve örgütlenme özgürlüğüne aykırı bir durumdur. Devlet hazinesinden Toplu Sözleşme İkramiyesi alarak etkili bir sendikacılık yapılamayacağı da açıktır. Hak mücadelesine girişenler, maddi ve manevi olarak bedel ödemelidir. Ayrıca bu politize olmuş sendikaların kamu çalışanlarını para kaynağı olarak görme anlayışının dışa vurumudur.
Bütün bunlara rağmen, Eğitim Gücü Sen; siyasi yapılardan uzak durarak, apolitik bir duruş sergileyerek ortaya koyduğu sendikal performansla Cumhuriyetimizin 100. Yılında üye sayısını 13.000’e çıkarmış, APOLİTİK SENDİKA olma rüştünü ispat etmiştir. Her geçen gün sendikamıza olan destek, inanç ve güven devam etmektedir.
Eğitim çalışanları, sorunlarının çözümünü EĞİTİM GÜCÜ SEN’DEN beklemektedir. Yaptığımız sendikacılık, ortaya koyduğumuz performans, APOLİTİK oluşumuz, her bir üyenin yanında oluşumuzun karşılığını istediğimiz ölçüde almamış olsak da 13.000 eğitim çalışanı gururumuzdur. Sendikamızın ilkeli yolculuğu devam edecek ve verdiğimiz emeğin karşılığını süreç içinde alacağımızdan hiç şüphemiz yoktur. Sağlam bir şekilde ülkemizin İLK VE TEK APOLİTİK SENDİKASI EĞİTİM GÜCÜ SEN ailesinde karar kılan, sendikamızı tercih eden her bir eğitim çalışanı arkadaşlarımı kutluyor, tebrik ediyorum.
EĞİTİM GÜCÜ SEN DOĞAL BİR OLUŞUMDUR.
Kamu sendikacılığının kan kaybetmesi, yerini arayışlara bırakmıştır. Eğitim çalışanları; sendikaya üye olmanın siyasi tarafgirlik, siyasi tercihinin açık edilmesi olarak değerlendirilmesinden rahatsızlık duymaktadır. Eğitim çalışanları, sadece sendikaya üye olmak istemektedir. Bu; Apolitik bir sendikanın var olmasını, kurulmasını zorunlu hâle getirmiştir. Bütün bu değerlendirmeler, Eğitim Gücü Sen’in kuruluş gerekçelerini oluşturmaktadır.
Eğitim Gücü Sen; aynı idealleri, kaygıları, endişeleri ve ümitleri taşıyan insanların bir araya gelerek kurdukları doğal bir oluşumdur. Eğitim Gücü Sen, her türlü zorluğu göze alarak şahsi “İRADESİ” elinde insanların kurduğu bir sendikadır.
PEKİ APOLİTİK SENDİKA DEYİNCE NEYİ İFADE EDİYORUZ?
Üyelerinin; ideolojik, dini inançları ile ilgilenmediğimizi, herhangi bir siyasi parti yandaşı veya karşıtı olmadığımızı, eğitim çalışanlarının sorunlarını çözmek, gündeme taşımak için iktidar ve muhalefet ile görüşeceğimizi, günü birlik politik konularla ilgilenmediğimizi, iktidarlara göre şekillenen sendikal anlayış yerine, ilkeli hareket ederek her daim çalışanın yanında yer alacağımızı, sadece bilimi rehber edinmiş, eğitim çalışanlarının gücüne ve hukuka dayandığımızı ifade ediyoruz. Mesele siyasi düşüncelere sahip olmak değil, mesele sendikacılığı ruhuna uygun yaparak kurumsal kimliği, siyasi veya dini yapıya kurban etmemektir. Mesele, iktidarlara göre pozisyon almamaktır.
Apolitik sendika mı olur diyenlere, bir çift sözümüz var: Politik sendika olur mu? Politize olmuş sendikalardan, kamu çalışanlarının hak ve menfaatlerini koruması ve geliştirmesi beklene bilir mi?
Buradan ve sahadan; eğitim çalışanı arkadaşlarımızı, kendileri için sendikacılık yapmak için kurulmuş EĞİTİM GÜCÜ SEN ailesine katılmaya davet ediyoruz.