Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı'nın, memurların türbanlı görev yapmasına yönelik Anayasa değişikliği talebini olumlu ve memnuniyetle karşılıyoruz. Ancak bu talebin samimi olmadığını düşünüyoruz. Çünkü ne yazık ki türban, ideolojik sendikalar tarafından hâlâ istismar edilmektedir.
Bir yanda Eğitim-Bir-Sen Anayasa değişikliği talep ederken; diğer yanda Eğitim-İş türban karşıtı Danıştay davası açıyor. Bu çelişkili tutumlar, türban meselesinin ideolojik sendikalar tarafından politik bir araç olarak kullanılmaya devam ettiğini gösteriyor. Bu konuyu gereksiz yere zorlaştırmak, meseleyi kullanmaktan başka bir şey değildir. “Bakın, biz istedik ama yapmadılar” demek için mi bu talepler öne sürülüyor?
Türban meselesi üzerinden yapılan bu istismar artık sona ermelidir. Meseleyi gündemden düşürmek ve kamu çalışanlarının haklarını güvence altına almak için mevzuat düzenlemesi elzem hale gelmiştir. TBMM’de görüşülen ya da görüşülecek bir torba yasanın içerisine 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’na eklenecek bir madde, türban meselesini yasal güvence altına alacaktır. Bu basit ve etkili çözüm, konuyu gereksiz yere zorlaştıranların samimiyetini de sorgulatacaktır.
Temmuz ayında gerçekleştirilecek toplu görüşmelerde, 657 DMK’nın türban ve diğer memur özlük haklarını toplumun taleplerine uygun şekilde düzenlemesi için Eğitim Gücü-Sen olarak gerekli desteği vereceğimizi beyan ediyoruz. Türban, ideolojik çekişmelerin değil, kişisel özgürlüklerin bir sembolü olarak değerlendirilmelidir. Bu konuda yapılacak mevzuat düzenlemesinin, kamu çalışanlarının haklarını koruyacağına ve toplumsal barışı sağlayacağına inanıyoruz.
Eğitim Gücü-Sen olarak, ideolojik sendikaların bu tür istismarlarının karşısındayız ve türbanın bir istismar aracı olmaktan çıkmasını talep ediyoruz. Hep birlikte, kamu çalışanlarının haklarını güvence altına alacak düzenlemelere odaklanmalıyız.
Oğuz ÖZAT
Genel Başkan