Hesaplanan bu olsa da hissedilen kesemize, bütçemize, market sepetine yansıyan reel enflasyon bu değil. Cebimize girmeden eriyen ücret artışları enflasyon karşısında günbegün tükenirken, cüzdandaki paranın, taksit atlatılan kredi kartlarının ödemeye yetip yetmeyeceğinin korkusuyla kasaya yanaşır olduk. Alışveriş denen sistemin "Alamayışa" evrildiği günümüz ekonomisinde; peynir ve süt reyonunu pas geçiyor, taneyle aldığımız meyvenin, pişirmesem de olur deyip en aza düşürdüğümüz sebze çeşidinin yarısını doldurduğu poşet ve yaşadığımız hayal kırıklığıyla eve döner olduk.
Eğitim camiasının belini büken, öğretmenlerimizi sefalete mahkûm eden enflasyon verileri karşısında öğretmen ve emekli öğretmenlerimizin maaşlarına en az %50 oranında zam yapılması en elzem ihtiyaçtır.
Öğretmenlik gibi kutsal olan bu mesleğin saygınlığı daha fazla ayaklar altına alınmasın, değerli öğretmenlerimiz gündüz okulda, akşam mesai saati bitiminde ise ek işlerde dirsek çürütmesin, daha fazla incitilmesin istiyoruz.
Sesimizi sadece enflasyon verileri açıklandığında duyurmak istemiyoruz.
Yoksulluk sınırında yaşamaya mecbur edilen öğretmenlerimizin hal-i pür melali ortadadır ve maaşlarına artış kaçınılmazdır.